Ercan Havalimanı yapım ve işletim ihalesi baştan sona kusurluydu. En büyük hata da, daha inşaata başlamayan firmalar gurubuna, 2004 yılında kullanıma açılmış olan ‘eski’ terminalin otopark işletme ve gümrüksüz satış mağazası açma hakları dahil, her türlü işletme yetkilerinin devredilmesi oldu. Terminal ve otoparkta bazı makyajlar yapan, gümrüksüz satış alanlarını yeniden düzenleyen imtiyaz hakkı sahibi, buralardan daha yeni terminale çivi çakmadan gelir elde etmeye başladı. Hatta, gümrüksüz satış alanlarını kullanma imtiyazını 25 yıllığına önemli bir meblağ karşılığında, başka bir firmaya, Kaner’e devretti.
Yaz aylarında günde kırka varan uçuş sayısına ulaşan Ercan’da, bu sayede girişimci guruba ciddi bir kazanç kapısı açılmış oldu. Ancak, Ercan’ın imtiyaz hakkını devralan gurup bununla da yetinmedi. Yeni terminal binasının yapılacağı bölgedeki askeri birliğin ve İstanbul Havayolları’nın hangarının bulunduğu alanların kendisine devredilmediği gerekçesiyle, inşaata doğru dürüst bir türlü başlamadı. Askeri birlik konusunda pek bir şey söyleyemeyeceğim ama, onlar gittikten sonra, hala inşaata başlamama gerekçesi olarak gösterdikleri hangar binası, aslında terminal inşaat alanının dışında, yeni apronun bir bölümüne karşılık gelen bir bölgedeydi. Yani inşaatı engelleyecek bir durumu yoktu.
İmtiyazı alanların mali tablolarını detaylı olarak inceleme şansımız yok ama, dışarıdan bakan birinin edindiği izlenim, yatırımcının para koymadan, ‘eski’ terminalden elde ettiği gelirlerle inşaatı finanse ettiği yönünde. Hatta yine ispatlamamızın mümkün olmadığı, ama halk arasında dedikodusu ayyuka çıkan iddialara göre, Kaner’den alınan para da terminal inşaatına kullanılmadı ve Türkiye’ye transfer edildi.
Bu arada bazı ilginç gelişmeler de oldu. Yer tesliminin geç yapıldığını öne süren yatırımcıya dört yıl daha işletme imtiyazı verildi. İhalenin alınmasında yeterlilik belgesi sahibi olan ortak Terminal Yapı, bir süre sonra fiilen konsorsiyumun dışına itildi. Dolayısıyla şu anda inşaatı yapan firmanın, yani Taşyapı’nın, havalimanı inşa etme ve işletme yeterliliği ve yetkinliği yok. Taşyapı şu anda gümrüksüz alanları devrettiği Kaner’le de mahkemelik.
Öte yandan, pandemi günlerinde uçuşlar azaldığından belki toplum farkında değil ama, Ercan Havalimanı’nda inşaat faaliyetleri iyice yavaşladı, hatta durdu bile denilebilir. Bunun çok basit bir nedeni var. Korona kısıtlamaları nedeniyle uçuş adedi günde ikiye inince, ‘eski’ terminalden şu anda bir kazanç sağlayıp bu parayı inşaata aktarma olanağı ortadan kalktı. Yani biraz ‘para bitti, yapı paydos’ durumu var. Ercan’ın yeni yatırımları, sözleşmenin imzalanmasının üzerinden sekiz yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen hala bitirilemedi.
Ercan’ın durumu, Türkiye’de yaptığı havalimanları yatırımlarıyla ve KKTC’ye yaptığı yardımlarla övünen Türkiye Cumhuriyeti’nin tepe yönetimi açısından da hoş bir durum değil. İnşaatı adeta yarım bırakan Taşyapı’ya, TC hükümeti, ihalesiz olarak Lefkoşa’da pandemi hastanesi yapım işini de vererek 80 milyon TL ek kaynak aktardı ama, inşaatta yine bir kıpırdanma olmadı. Anlaşılan ya Taşyapı daha büyük bir beklenti içerisinde, ya da hukuksal bir yolunu bulup işi tasfiye etmek istiyor.
Her sözleşmenin, ne kadar detaylı hazırlanırsa hazırlansın, mutlaka boşlukları vardır. Taşyapı’nın patronu da bu boşluklardan yararlanmayı çok iyi bilir. Sayın Hasan Hastürer’in de bir yazısında1 belirttiği gibi, kendisinin ‘Benimle iş yapacak olanlar açıkgöz olacak. İmzalar atıldıktan, kitabına uyduktan sonra, çıkarlarım neyi işaret ederse ben onu yaparım’ dediğini de biliyoruz.
Zaten iş yapış tarzı hakkında bilgi edinmek isteyenler, internette Kadıköy Belediyesi ile olan hukuksal mücadelesine veya İstanbul Maslak’taki Mashattan Projesi’nde olanlara ait bilgilerin olduğu haber sitelerine bakabilirler. Ayrıca, Ankara’da tepe yönetimle ilişkileri de iyi olduğundan, sırtı oldukça sağlamdır.
Öte yandan, Ercan projesi de ilanihaye bu şekilde bekleyemez. O nedenle bir şeyler yapmak lazım. Benim önerim, yakında KKTC’ye geleceği söylenen TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay’la yapılacak görüşmelerde, konunun KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Tatar tarafından gündeme getirilmesidir. Hukuksal yollara başvurmadan, Sayın Emrullah Turanlı’ya Ercan işini tasfiye etmesi, TC Hükümeti tarafından telkin edilebilir. İşi bir an evvel bitirmesi de telkin edilebilir ama bu benim kişisel tercihim değil. Yıllarca Taşyapı’nın Ercan’da bulunması KKTC’nin yararına olmayacaktır. Ankara’daki yönetim isterse, Sayın Turanlı’yı mutlu edecek ticari önerileri mutlaka önüne koyabilir.
Sayın Turanlı’ya iş yapış (veya yapmayış tarzı) nedeniyle çok kızgın olanlar olabilir ama, bu aşamada konu bu değildir. Konu KKTC’nin tek hava çıkış kapısını bir an evvel günün ihtiyaçlarına uygun hale getirmek olmalıdır. Şu aşamada hukuk yollarına başvurmak anlamsızdır. Hızlı ve etkin çözüm ancak Ankara Hükümeti’ni devreye sokarak bulunabilir. Bu da Sayın Oktay vasıtasıyla Sayın Erdoğan’ın ikna edilmesinden geçmektedir. KKTC’nin yurtdışına açılan en önemli kapısındaki sorun mutlaka ivedilikle çözülmelidir.
- “Ercan ihalesiyle ilgili, fikrimde değişiklik yok…”, Hasan Hastürer, 18 Aralık 2020, noktakibris.com
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.