Çukurova Bölgesel Havalimanı

Fotoğraf: AA

Ülkemizde garip havalimanı yatırımları ve kapatılmaları artık olağan haberler arasına girdi ama yine de hala ilginç gelebilecek bir havalimanı hikayesi var. Bu hikayenin adı Çukurova Bölgesel Havalimanı. Ancak, bu konuya girmeden önce, konuyla ilişkisi olduğundan kısaca Şakirpaşa Havalimanı’ndan da bahsetmekte yarar var.

1937 yılında kullanıma açılan Adana Şakirpaşa Havalimanı şu anda Çukurova Bölgesi’ne hizmet veren tek sivil havalimanı. Adana kentinin içinde kalan bu tesis 2750 metrelik pistiyle korona virüsü öncesi yıllık 6 milyon kişi civarında bir yolcu kapasitesine ulaşmıştı. Kent merkezinin hemen batısında, D-400 karayolunun hemen yanında olan bu havalimanına Adana içerisinden kent içi toplu taşımayla kolaylıkla ulaşılabildiği gibi Mersin, Tarsus, Ceyhan Osmaniye ve İskenderun’dan da ulaşım yapılan O-52 otoyolu ve yine D-400 sayesinde rahatça erişilebilmektedir. 1886 yılında inşa edilmiş olan Şakirpaşa tren istasyonu da terminalin çok yakınındadır. Dolayısıyla, terminalden bir ring seferi konması halinde, günde 24 kere icra edilen Mersin-Adana-bölgesel treninden de havalimanı ulaşımında yararlanmak olasılığı vardır.

Ulaşım açısından büyük kolaylıkları olan Şakirpaşa Havalimanı’nın bazı önemli sıkıntıları da vardır. On yıllardır belediye yönetimlerinin göz yumması, DHMİ’nin ve SHGM’nin yeterince konunun üzerine eğilmemesi nedeniyle, her havalimanda tavizsiz olarak uygulanması gereken ICAO Annex 14 kriterlerine göre belirlenen mania sınırlamalarına bu havalimanında uyulmadığı için etrafta risk oluşturan yüksek yapılaşmalar artmıştır. Sonuç olarak da havalimanının gelişimi engellenmiştir.

Öte yandan, 2750 metrelik pistin de günün ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmesi için, hiç olmazsa 250 metre daha uzatılması gerekmektedir. Yazın sıcaklarıyla meşhur olan Adana’da pek çok uçağın maksimum kalkış ağırlığıyla zorlanmadan kalkması için bu uzatma elzemdir. Ancak pistin uzatılması, havalimanının dış çitlerine kadar gelmiş olan düzensiz yapılaşma nedeniyle ciddi kamulaştırma gerektirmektedir. Çukurova’da bu yasadışı yapılaşma Hazine arazisinde olmayıp, özel mülk üzerinde olduğundan ve tapular hisseli olduğundan kamulaştırma işi karmaşık bir konudur.

Başta terminal binası olmak üzere üstyapı da yenilenmek zorundadır. Ayrıca, uçakların yaklaşımda kullandığı elektronik system CAT-1 de oldukça yetersizdir ve en az CAT-II’ye yükseltilmesi gerekmektedir..

Ulaştırma Bakanlığı, Şakirpaşa’nın standardının yükseltilmesi projesinden 2000’li yılların ortalarında vazgeçmiş, onun yerine Çukurova’ya yeni bir havalimanı yapılmasına karar vermiştir. Zamanın ruhuna uygun olarak kamu-özel sektör-iş birliği (KÖİ) modeli benimsenmiş ve en iyi teklifi veren guruba ihalenin verilmesi, bu gurubun inşaatı kendi sağlayacağı finasmanla yapıp işletmesi, ayrıca devlete yıllık bir kira ödemesi benimsenmiştir.

Ancak, Türkiye’de son yıllarda yapılan plansız programsız işlerden burası da nasibini almıştır. Projenin uygulama yeri İçel il sınırları içerisinde, Tarsus İlçesi Kargılı Köyü (mahallesi) olarak seçilmiştir. Tarım arazisiniz yok edildiği bu projede, arazi sahiplerine yüklü istimlak bedelleri ödenmesi gerekmiştir. Ayrıca bölge meteorolojik olarak tıpkı İstanbul Havalimanı gibi sert rüzgarların estiği, hatta hortumların oluştuğu bir bölgedir. Taban suyunun yüksek olması nedeniyle, inşaatta önceden yeterince etüt yapılmamış olmasından kaynaklanan ciddi artışlar da ortaya çıkmıştır.

Ek olarak, D-400 devlet karayolu, otoban ve demiryoluna olan uzaklıklar nedeniyle ulaşım altyapısı için de devletin ciddi bir yatırım yapması gerekecektir.

Bugüne kadar üç kez ihaleye çıkarılan proje iki kez yüklenicinin işi bırakması nedeniyle yarım kaldı. Üçüncü ihale ise 16 Mart 2020 tarihinde gerçekleşti. Bu tür ihaleleri alma konusunda tartışılmaz bir becerisi olan Limak/Kalyon/Cengiz gurubuyla Günbeton-Terminal A.Ş. ortak gurubunun yarıştığı bu ihaleyi sürpriz bir şekilde Limak/Kalyon/Cengiz gurubu kaybetti. Ancak, yeni göreve başlayan Ulaştırma Bakanımız bu ihaleyi göreve gelir gelmez Nisan ayı başında DHMİ’nin yaptığı öneriye uyarak iptal etti. DHMİ’nin üç kez doğru yüklenici seçememesinin de bu arada altını çizmek lazım.

Bu tür bölgesel yatırım kararlarında doğal olan ilk önce halihazırdaki havalimanını geliştirmek olmalıdır. Genelde bu tür yatırımlar çok daha ucuza malolur. Kamulaştırma gereğinin çok daha sınırlı olması, ulaşım, iletişim ve enerji altyapısının kolaylıkla geliştirilebilmesi, kullanıcı alışkanlıklarının oluşmuş olması avantajdır. İstanbul Atatürk Havalimanı’nın geliştirilmesi yerine, İstanbul Havalimanı’nın inşa edilmesine benzer bir hata da şu anda Çukurova’da yapılmaktadır. Maalesef burada da hatayı engelleme fırsatı kaçmış gibidir. Bazı iddialara göre projenin %65’i tamamlanmıştır. Ancak, yine de bu aşamada yeniden ihaleye çıkmadan, Şakirpaşa’yı geliştirmek daha ekonomik olur mu, diye bakmakta yarar vardır. Bu karşılaştırma çalışmasına tüm ulaşım, enerji vs gibi alan dışı altyapının da maliyeti eklenmelidir.

Bu çalışma yapılmazsa veya yapılıp da raporu açıklanmazsa, sonucunda da Çukurova Havalimanı’nın yapımına devam edilirse kamuoyunun aklına, Adana şehrinin içinde kalmış ve yüksek arazi bedeli olan Şakirpaşa Havalimanı pisti üzerine de bir pandemi hastanesi yapılacağı düşüncesinin gelmesi kaçınılmaz olacaktır.

Eğer bu karşılaştırmanın sonucunda, şu ana kadar tamamlanmış işler nedeniyle, Çukurova Bölgesel Havalimanı projesine devam edilmesini daha uygun olduğu görülürse, bir başka önemli konuya daha dikkat etmek gerekmektedir.

Türkiye son on yıldır yapılmakta olan KÖİ yatırımlarının hesapsızlığı nedeniyle milyarlarca dolarlık garanti yükümlülükleri altına girmiş durumdadır. Bu yöntemle yapılan köprüler, otoyollar, tüneller, hastaneler, olması gereken maliyetin çok üstüne çıkmış, bizlerin, çocuklarımızın ve torunlarımızın ciddi bir borç yükü altına girmesine neden olmuştur. Nitekim bu durum Hükümet tarafından da farkedilmiş ve bundan sonra yapılacak şehir hastanelerinde bu model terkedilmiştir. O nedenle, Çukurova Bölgesel Havalimanı için tekrar ihale çıkılması kararı alınırsa, KÖİ modelinden vazgeçilip klasik ihale yöntemine geçilmesinde ulusal çıkarlar açısından büyük yarar vardır.

 

[/jnews_bloc
Exit mobile version