Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Ay’a kendi geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz uzay aracıyla erişeceğiz.” dedi
Antalya Saklıkent’te TÜBİTAK Ulusal Gözlem Evi’nde (TUG) düzenlenen Gökyüzü Gözlem Etkinliği’ne Kacır’ın yanı sıra Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal katıldı.
Bakanlar Kacır ve Bak, açılan stantları gezerek vatandaşlarla sohbet etti, tören alanına getirilen yerli otomobil Togg’u inceledi.
Kacır, etkinliğin açılış töreninde, gençlerin uzaya ilgisini artırmak amacıyla 1998 yılından bu yana gökyüzü gözlem etkinlikleri düzenlediklerini belirtti.
Dört gün sürecek etkinlikte gökyüzü gözlemleri, seminerler, atölye çalışmaları, bilgi yarışmaları gibi çok özel faaliyetleri gök bilim sevdalıları ile birlikte yaşayacaklarını ifade eden Kacır, Türkiye’nin en büyük gözlemevi olan ve en donanımlı teleskopların bulunduğu TÜBİTAK Ulusal Gözlem Evi (TUG) yerleşkesini de gezeceklerini söyledi.
Kacır gün içinde, özel filtreli teleskoplarla güneş gözlemleri, geceleri ise ışık kirliliğinin çok düşük düzeyde olduğu Saklıkent’te Vega, Polaris, Mizar ve Antares yıldızlarını, Andromeda galaksisini, Ülker ve Herkül yıldız kümelerini, Jüpiter, Neptün, Satürn ve Uranüs gezegenlerini, Ay ile çok sayıda gök cismini gözlemleyeceklerini dile getirdi.
81 ilden 12 bin 500 başvuru
Etkinliğe bu yıl 81 ilden 12 bin 500 başvuru yapıldığını, kura ile bin kişinin seçildiğini aktaran Kacır, şöyle konuştu:
“Uzay teknolojilerini havacılıktan bağımsız düşünemeyiz. Son 100 yılda da havacılık alanında büyük vizyoner projelerin önüne takoz konduğunu, hazin bir son ile üzerinin örtülmeye çalışıldığını görmekteyiz. Benzer bir tabloyu uzay çalışmalarında da görmekteyiz. 1960’lı yıllarda hızlanan uzay çalışmalarını uzun yıllar sadece izlemekle kaldık. Ülkemizde önemli bir kapasite oluşturamadık. Fakat son 20 yılda uzay alanında yaptığımız atılım ile birlikte bugün ülkemiz ihtiyaç duyduğu uyduları milli kabiliyetler ile üretebilme imkanına sahip. Çünkü yerli ve milli bir atılım yapılacağı zaman, olmazsa olmazlardan biri ‘güçlü bir siyasi irade’.”
Yerli ve milli gözlem uydusu İMECE’nin, nisan ayında yörüngesine yerleştiğini ve şu an görevini başarıyla icra ettiğini anlatan Kacır, yerli ve milli haberleşme uydusu Türksat 6A ile ilgili üretim süreçlerini tamamladıklarını, test süreçlerinin ise yıl sonuna kadar devam edeceğini söyledi.
“Artık uzay sadece birkaç ülkenin oyun sahası değil”
Kacır, TÜRKSAT 6A tamamlanarak yörüngesine yerleştiğinde, Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 10 ülkeden biri olacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Tüm bu başarılar, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı liderliğiyle birlikte, yıllardır ortaya koyduğu siyasi irade ve Türkiye’ye çizdiği vizyon sayesindedir. Şimdi biz uzay alanındaki yetkinliklerimizi çok daha ileri noktalara taşımak istiyoruz. Uzay çalışmalarının maliyetlerinin düşmesi ile önümüzde de büyük bir fırsat penceresi mevcut. Artık uzay sadece birkaç ülkenin oyun sahası değil. ‘Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken daha gür bir şekilde ‘uzayda biz de varız’ diyoruz. Türkiye Uzay Ajansının kuruluşu ve Milli Uzay Programı’nın ilanı ile uzaya dair gelecek vizyonumuzu ortaya koyduk ve bu vizyonu hayata geçirecek kurumsal yapıyı oluşturduk. Milli Uzay Programı’mız kapsamında, uluslararası uzay istasyonuna gidecek olan ilk Türk uzay yolcumuzun eğitim süreci devam ediyor, inşallah birkaç ay sonra uzaya uğurlayacağız. Programın bir diğer önemli hedefi ise Ay Misyonu. Ay’a kendi geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz uzay aracıyla erişeceğiz. Bu kapsamda kullanılması planlanan uzay aracımızın görev tasarım ve ön tasarım çalışmalarını tamamladık, kritik tasarım aşamasına devam ediyoruz. Bu uzay aracının en kritik bileşeni olan roket motorlarını da yerli ve milli olarak üretiyoruz. Öte yandan, fırlatma yapılabilecek bir uzay limanına sahip olma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Böylece uzaya bağımsız erişim yeteneğimiz için önemli bir adım atmış olacağız. Kendi mikro uydularımızı üretecek, nesnelerin interneti gibi gelişen uygulamalarda yetkinliğimizi artıracağız.”
Bakan Kacır, yerli ve milli imkanlarla geliştirdikleri uzay teknolojilerinin, 2030 yılında 1 trilyon dolara ulaşması beklenen küresel uzay endüstrisinde ülkemizin rekabet gücünü daha da üst seviyeye taşıyacağının altını çizerek, “Son 20 yılda elde ettiğimiz bu kazanımlar, Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde ortaya koyduğumuz Milli Teknoloji Hamlesi vizyonumuzun neticeleridir. Bu vizyon ile sistematik ve kararlı bir şekilde insan kaynağına yatırım yapmaya devam edeceğiz.” dedi.
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: “Güçlü bir Türkiye var. Bizi bekleyen güzel bir gelecek var.”
Etkinliğe ilk kez katıldığını belirten Bak, teleskopların gökyüzü çalışmalarındaki önemine işaret etti. Bakan Bak, dünyanın pek çok önemli uzay merkezine gittiğini, ABD’deki Uzay Kuvvetleri Karargahı’nda da benzer teleskoplar olduğunu söyledi.
ABD’nin şimdiden uzayda kontrol için askeri bir yapı kurduğuna dikkati çeken Bak, “Neden? Uzayda pek çok uydu var. Biz de haberleşme uydumuzu gönderdik. Dolayısıyla uzay tutkusunun artarak devam etmesi çok çok güzel. Bu milli teknoloji hamlesiyle beraber, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın bu hamleleriyle beraber bizi de buralara doğru sürüklüyor. Çok etkileyici çok güzel bir macera. Güçlü bir Türkiye var. Çok güçlü bir insan kaynağımız var. Bizi bekleyen güzel bir gelecek var. Büyük bir sanayi hamlesi var. Büyük bir atılım var. Bunları kimlerle başaracağız? Bu ülkenin gençleriyle yani sizlerle başaracağız. Bu ülkenin mühendisleriyle Bu ülkenin yazılımcılarıyla başaracağız. Bu ülkenin çocuklarıyla başaracağız. Dolayısıyla burada bunu, bu enerjiyi görüyoruz.” diye konuştu.
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da bu yıl 25. kez düzenledikleri etkinliğe katılmak için 81 ilden 12 bin 500 kişinin başvurduğunu aktararak, imkanlar dahilinde bin kişiyi kurayla belirlediklerini söyledi.
En küçük katılımcının 8,5 aylık Mete bebek, en yaşlı katılımcının ise 78 yaşındaki Şakir Amca olduğun dile getiren Mandal, 3 gece 4 gün boyunca 60 astronomun 30 teleskobun başında akla gelen her türlü soruya yanıt vereceğini bildirdi.
Üzerinde bulundukları coğrafyanın, kültürün, medeniyetin, astronominin başladığı yer olduğunu dile getiren Mandal, “Arada boşluğumuz oldu. Şimdi o boşluğu hep birlikte kapatmaya çalışıyoruz. Milli Uzay Programı’mız da Cumhurbaşkanı’mızın liderliğindeki en önemli anahtar adresi. Türkiye Yüzyılı’nda tam bağımsız Türkiye için milli teknoloji hamlemiz için sizlerle birlikte çalışacağız.” ifadelerini kullandı.
“Hedefimiz Türkiye’nin iki kere Ay’a erişmesi”
Etkinlikte düzenlenen söyleşiye, Türkiye’nin ilk uzay yolcuları olan Hava Kuvvetleri Komutanlığında F-16 Pilotu olarak görev yapan Alper Gezeravcı ile yedek olarak açıklanan ROKETSAN’da uzay fırlatma sistemleri alanında çalışan sistem mühendisi Tuva Cihangir Atasever, eğitim için bulundukları ABD’nin Houston kentinden canlı bağlantı ile katıldılar.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, söyleşi öncesi yaptığı konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında tam bağımsızlık iddiasını tahkim edecek projelere imza attıklarını söyledi.
Bakan Kacır, Türk Uzay Ajansı’nın kurulması ve 2030 yılını hedefleyen Milli Uzay Programı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dünyaya ilan edilmesinin hem kendileri hem de gençler için yepyeni hedefleri beraberinde getirdiğini belirtti.
Uzaya vatandaşını gönderen 40’tan fazla ülke olduğunu vurgulayan Kacır, şunları kaydetti:
“Şimdi ilk kez Türkiye’miz, Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarından birini uzaya gönderecek. Bu uzay programımızın, milli uzay programımızın ana hedeflerinden biri. Birkaç önemli hedef var. Onları gençlerimiz ezberlesin istiyorum. Çünkü bu hedeflerin her birinde gençlere ihtiyacımız var. Arif Karabeyoğlu Hoca’mızın ekibi, hibrit roket motoru geliştiriyor. Hibrit roket motorları sıvı yakıtlı roket motorlarına göre çok daha ucuza geliştirilebilen ve üretilebilen roket motorları. Ve biz dünyada ilk kez hibrit roket motorunun uzayda testini yaptık Arif Hoca’nın ekibi bu motoru geliştirdi ve roketle uzaya fırlattık. Uzayda test ettik. Hedefimiz Türkiye’nin iki kere Ay’a erişmesi. İlk erişimde dünyadan fırlatmayı bir uluslararası işbirliğiyle yapacağız. Ama dünya yörüngesine çıktıktan sonra Dünya yörüngesinde biraz seyahat edeceğiz. Daha sonra hibrit roket motorumuzu ateşleyeceğiz. Ay transfer yörüngesine geçeceğiz. Biraz uzunca bir yolculuktan sonra ay yörüngesine gireceğiz. Bu aracın üzerinde tabii uzayda çalışabilen kameralar var. Bunları da milli olarak geliştiriyoruz. Ay yörüngesine girdikten sonra Ay’ı bir süre gözlemleyeceğiz. Ve nihayetinde Ay’a iniş yapacağız. Bu birinci uzay programının birinci ay misyonu. İkinci ay misyonu, hedefimiz 5 yıl sonra bu defa ilk fırlatmayı da milli imkanlarla yapacağız. 3 ay misyonunda Ay aracı Ay’a yumuşak iniş yapacak ve Ay yüzeyinde bilimsel araştırma yapacak.”
“Bizler açısından tereddüt edilecek hiçbir nokta kalmadı”
Söyleşide öğrencilerin sorularını yanıtlayan ilk Türk uzay yolcularından Alper Gezeravcı, Türkiye’nin ilk astronotları olmanın müthiş bir duygu olduğunu dile getirerek, “Ülkemizin tarihinde açılacak yeni bir sayfanın ilk adımlarını atıyor olmayı tarif etmek hakikaten güç. Mutluluk ve gurur dolu bir duygu içeriğini biz de barındırıyor. İnşallah önümüzdeki günlerde, mutlulukla katlanarak artacak gurur tablolarını da hep birlikte yaşıyor olacağız.” dedi.
ABD’deki eğitimleri ile ilgili bilgi veren Tuva Cihangir Atasever de eğitimlerin görevlerini başarıyla icra etmelerine olanak sağlayacak teknik donanımı kendilerine kazandıracağını belirtti.
Bu eğitimleri bugüne kadar uzaya çıkmış tüm astronotların aldığını aktaran Atasever, “Uzayda gerçekleştireceğimiz deneyleri verimli bir şekilde yapabilmemiz, daha sonra yörüngede bulunacağımız platform içerisinde karşılaşabileceğimiz bazı problemler ve acil durum senaryolarına etkin şekilde müdahale edebilmemiz, açısından öğrenmemiz gereken bilgiler şu anda bize veriliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın seçmeler sırasında vazgeçmek gibi bir düşüncenin akıllarından geçip geçmediği sorusu üzerine Alper Gezeravcı, “Tereddüt, bu sürece adım attığımız ilk andan itibaren hiçbir şekilde zihnimizden geçen bir duygu olmadı. Yaşam şeklimizin bir parçası olsa zaten bu yola adım atmamış olurduk. Bizler açısından tereddüt edilecek hiçbir husus yoktu. Bizlere cesaret veren de çıktığımız bu yolda asıl tereddütleri, asıl cesaret edilmesi gereken hususları, her türlü direnci göğüsleyerek en zor kararı veren devletimizin iradesi oldu. Bizler açısından tereddüt edilecek hiçbir nokta kalmadı.” dedi.
(AA)
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.