Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, “Çok şükür devletimizin güçlü iradesiyle, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla, yıllardır mahrum kaldığımız ama fazlasıyla hak ettiğimiz uzaydaki yerimizi adım adım almaya başladık.” dedi.
Gezeravcı, Selçuk Üniversitesi Sultan Alparslan Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda, öğrencilerle birlikte olmaktan büyük heyecan duyduğunu ifade etti.
Uzay yolculuğunun başladığı günlere ilişkin anısını paylaşan Gezeravcı, “Çok şükür devletimizin güçlü iradesiyle, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla, yıllardır mahrum kaldığımız ama fazlasıyla hak ettiğimiz uzaydaki yerimizi adım adım almaya başladık. Yüz yıllık tarihimizde bu alanda herhangi bir tecrübe imkanı bulamamış olmamıza rağmen insanlı uzay görevlerinde ilk defa gittiğimiz ve vatanımızda insanımızın tecrübelerinden faydalanma imkanımızın olmadığı bir alanda alnımızın akıyla hedef koyduğumuz bütün deneyleri, bütün hedefleri gerçekleştirerek, çok şükür hakkını vererek bu görevi tamamlayıp ülkemize döndük.” diye konuştu.
Ayağının tozuyla sonrasındaki çalışmalara hazırlık talimatı almış
Gezeravcı, bilim misyonları sonuç aşamalarının tahlil ve analiz sürecinin devam ettiğini vurgulayarak, “Yıllardır fazlasıyla hak ettiğimiz, bünyemizde bulunan potansiyel gücümüzü tetikleyecek, özgüvenimizin ayağa kaldırmasına vesile olması açısından artık tereddütsüz, kuşkusuz istediğiniz şekilde yürüme şansınız var. 19 Ocak’ta başlattığımız görevi 9 Şubat tarihinde tamamladık. 3 gün sonrasında Türkiye’ye ulaştık. Daha bir haftası geçmeden ayağımız tozuyla girdiğimiz ilk toplantıda verilen talimat, bir an önce bundan sonra yapılacak görevlerin de planlaması yönünde işlem adımlarına başlamamız yönünde oldu.” ifadelerini kullandı.
“Kara delik var mı, gördünüz mü’ diye soruluyor”
Gezeravcı, bir öğrencinin, uzay yolculuğu sürecinde yaşadıklarını sorması üzerine, “Atmosfere geliş aşaması, dönüş kısmındaki en riskli bölüm. Gidişte de fırlatma gerçekleştikten sonra maksimum dinamik basıncın yakalandığı bir nokta var. En kritik bölümü teşkil ediyor. Roketin üzerinde yanma ve hızlı katediş ve farklı reaksiyonların gerçekleşmesi neticesinde, üzerine gelen fiziksel şartların maksimum seviyeye ulaştığı an. Yaklaşık 3 ila 55 kilometre arasında bir kısım var. ‘Kara delik var mı, gördünüz mü’ diye soruluyor. Eğer tabire karşılık edecek bir şey varsa orası bir kara delik. Bu bölüm kontrolsüz bir bölüm. Hiç kimsenin oraya müdahale etmeye gücü yetmiyor. Kontrollü bir şekilde giriyorsunuz. Kontrolsüz bir bölgenin içinden geçiyorsunuz. O alan içerisine girdiğiniz andan itibaren her türlü dışarıdan iletişim kesiliyor. Hiçbir komut alamıyor, iletişim kurulamıyor.” diye cevap verdi.
Kapsülden kendi çıkmak istemiş
Dünyaya ayak bastığında yaşadıklarına ilişkin Gezeravcı, “Kapsülün dışına çıkmak için normalde iki kişi eşlik ediyor. Diğer iki arkadaşımız onların eşliğinde alındıktan sonra sıra bana geldiğinde, ‘Müdahale etmeyin. kendim çıkmak istiyorum’ dedim. Önce biraz tereddüt ettiler. Rahat bir şekilde çıktığımı gördüler. Dışarıda iki doktorumuz karşıladı.” dedi.
Gezeravcı, astronotluğun zorlu taraflarının sorulmasına ise her mesleğin kolay veya zorlu yanları olduğunu söyledi.
Her meslek dalının biraz daha emek sarf edilmesi gereken yerleri olduğuna işaret eden Gezeravcı, “Niyet ettikten ve bir yola başvurduktan sonra herkes bu işi yapabilir. Hayallerimi bugüne kadar hep engellemiş olmam sebebiyle olmaması gereken en son kişi belki bendim. Yani hayallerime bile almamış bir insan olarak, devletimiz buna imkan verdi, bize yürüyecek bir yolu açtıktan sonra ben olduysam, şu anda bu yaşta sizin hayallerinizi engellemenize gerek yok. Dolayısıyla astronot olmak birçok zor meslek dalını icra eden başka insanlarımızın meslekleriyle eş değer zorluklara sahip. Fiziksel şartları farklı ama nihayetinde uzaydan gelen insanlar değil. Uzaya geçici, gidip dönen insanlar. İçinizden çıkmış insanlar.” diye konuştu.
En keyifli zamanı dünyayı izlemek olmuş
Gezeravcı, görevin en keyifli anlarının ne olduğu sorusuna, “Bize de verilen ödevler, oraya götürdüğünüz 13 tane deneyin tamamlanmasıydı. Çok şükür planlı takvim dahilinde ödevlerimizi, deneylerimizi tamamladık. Kalan zamanda Türkçe’de ‘kubbe’ anlamına gelen, içi de camlarla bezenmiş bütün dünyayı gözleyebildiğim, geceyle gündüzü her 90 dakikada rüya aleminde gibi izleyebildiğimiz bir ortam vardı. Orada geçirdiğimiz zaman dilimi de en keyifli zamandı.” karşılığını verdi.
ISS, 2-3 günde bir Türkiye’nin üzerinden geçmiş
Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) dünyayı gözlemlediğindeki duygularının sorulmasına da Gezeravcı, “Yeryüzündeki gördüğünüzde büyülendiğiniz mekanlar oluyor. Bu mekanların tamamını bir arada olduğunu, hepsini aynı anda gördüğünüz anı düşünün. O anın cazibesi, mükemmel bir şey. ISS’nin üzerinden geçtiği bir noktada ülkemizin dünya haritasında bile yerini gördüğümde her zaman heyecanlanmışımdır. Arkadaşlardan ülkesinin üzerinden geçmediği için üzülenler vardı. Ülkemizin üzerinden her 2-3 gün içinde geçiş yaptık. İnsanın tüyleri diken diken oluyor. Kendi ülkesini, güzelliklerini aynı anda tek bir karede görebilmek müthiş bir tecrübeydi.” diye konuştu.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.