Opera Binası, köprüleri, eski şehri, müzeleri, gökdelenleri, parkları, bahçeleri, plajları, mutfağı, masmavi gökyüzü ve mavi dağları… Haber Aero Avustralya’nın kültür ve ekonomi başkenti, düşler şehri Sidney’de görülmesi gereken
Sidney, Jackson Limanı’nın kıyılarında kurulmuş Avusturalya’nın en eski ve en büyük şehirlerinden biri. Avustralya’nın başkenti Canberra olmasına rağmen Sidney bir nevi başkent işlevi görüyor. Dünyanın en büyük doğal limanına sahip olan Sidney, upuzun sahilleri ile muazzam bir şehir.
Opera Binası
Dünyanın en neşeli şehri olarak da adlandırılan Sidney’de gezip görülecek birçok yer bulunuyor. Sidney denince hiç kuşkuşuz ilk akla gelen Opera Binası oluyor. Danimarkalı Mimar Jorn Utzon tarafından tasarlanan Sidney Opera Binası, 183 metre uzunlukta ve 118 metre genişlikte. Unesco’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alan yapı, 1.8 hektarlık bir alanı kaplıyor. Binanın 67 metre yüksekliğe sahip çatısı İsveç’ten getirilmiş rengi solmayan ve güneş ışıklarına göre değişen 1 milyon 56 bin adet beyaz seramik fayansla kaplanmış. 580 adet beton ayak, yerin 2 bin 222 metre altına inerek yaklaşık 160 bin ton ağırlığındaki yapıyı taşıyor.
Dıştan dilimlenmiş portakal kabuklarını andıran yapının içi de bir o kadar gösterişli. Opera Binası’nın içinde 5 tiyatro salonu bulunuyor. Biz ilk olarak 2 bin 679 koltuklu Konser salonuna giriyoruz. Oldukça gösterişli olan salondaki koltukla ilk yapıldığı günden bu yana kullanılıyor.
Rocks
Opera Binasından ayrılıp sahil boyunca yürüyerek Rocks bölgesine ulaşıyoruz. Sidney’in en turistik yerlerinden biri olan Rocks bölgesi, eski bir Aborjin yerleşkesi. Bölge, şık konaklama alanları, restoranları ve tarihiyle turistlerin vazgeçilmez mekânı konumunda. Sidney’e gelen Batılılar, bu bölgede yerli kabilelerin torunlarıyla iç içe yaşıyor.
19. yüzyılda, Rocks Bölgesi denizci ve tüccarların uğrak yeriymiş. Fakat 1. Dünya Savaşı’na gidenler, evlerine geri dönmeyince, birçok ev kullanılmaz hale gelmiş. 1960’tan itibaren bu evler yenilenerek yeni sahiplerine kavuşmuş. Oldukça otantik bir bölge olan Rocks’ın taş yollarında dolaşırken adeta tarihte yolculuğa çıkıyoruz. Bölgedeki ilk yaşamdan izler, ilk yapılan bina, geçmişten günümüze gelişimi anlatan resimler, oldukça iyi korunmuş yapıların etkisinde kalıyoruz.
Kraliyet Botanik Bahçesi
Sidney, park ve bahçeleriyle ünlü. Bunlardan en önemlisi hiç kuşkusuz Kraliyet Botanik Bahçesi. Yaklaşık 40 hektarlık alanı kaplayan botanik bahçesinde 10 bin tür bitki yer alıyor. Vali Macquarie tarafından 1816 yılında açılan bahçe, bitkiler toplandıkça genişletiliyor. Her bitkinin adı ve özellikleri levhalarla ziyaretçilere sunuluyor. Laleler, çeşitli süs bitkileri, şeftali çiçekleri, kısa ömürlü beyaz ve pembe çiçekler mis kokularıyla ziyaretçilere eşlik ediyor.
Sidney’e giderseniz; mavi sis çiçeklerinden dünya da çok az sayıda bulunan Stachyurus bitkisine, Japon mor salkımlı menekşelerden lavantalara insanı hayrete düşüren bu güzellikleri Kraliyet Botanik Bahçesi’ne gidip görmenizi tavsiye ediyoruz.
Şehirdeki bir başka önemli park ise Hyde Park. Londra’daki adaşından küçük olan park, 3 Mayıs 1878’de açılmış. Yaklaşık 40 dönüm büyüklüğünde olan park, bakımlı bahçeleri ve 600’e yakın ağaç sayısıyla insana huzur veriyor. Bir ucunda Anzak Anıtı yer alan Hyde Park’ın merkezinde ise heykelleriyle Archibald Çesmesi var.
Hyde Park
Hyde Park’ın en önemli yapısı ise hemen yanındaki St. Mary Katedrali. Genişliği 107 metre olan katedralin kulelerinin yüksekliği 74.6 metre. 1821’de inşasına başlanan katedral Avustralya’da Katolik Kilisesi’nin ruhani kökenlerini temsil ediyor. Sidney’in en değerli tarihi yapılarından biri olarak değerlendirilen katedral, İngiliz tarzı gotik kiliselerin en güzel örneklerinden kabul ediliyor. Hyde Park’ın hemen yanında yer alan Sidney Tower, şehrin simgelerinden. Yerden 305 metre yükseklikteki kule 85 kilometre uzaktan bile görülebiliyor. Sidney Tower, Avustralya’nın en yüksek 2’nci binası, güney yarımkürenin ise en yüksek ikinci gözlem kulesi. Darling Harbour, Sidney Olimpiyat Stadyumu, ünlü kemer köprü, parklar ve yüzlerce koy bütün çıplaklığıyla kuleden görülebiliyor.
Darling Harbour
Darling Harbour’a gidiyoruz. Bölge, müzeleri, parkları, yürüyüş yolları ve alışveriş dükkânlarıyla bir çekim merkezi konumunda. Bölgede aynı zamanda dünya mutfağından lezzetleriyle birçok restoran da yer alıyor. Biz Avustralya mutfağının en önemli objelerinden deniz ürünlerinin tadına bakmak için Darling Harbour’da bir restorana giriyoruz. İstakozdan kalamara, midyeden ahtapota okyanusun en özel lezzetlerinin tadına bakıyoruz. Mevsim salatası ve içecekler de cabası…
Sea Life Sydney Aquarium
Karnımızı doyurduktan sonra bölgeyi keşfe devam ediyoruz. Darling Harbour’da ilk durağımız Sea Life Sydney Aquarium oluyor. Sidney Akvaryum, Avustralyalı mimarlar tarafından, dev bir dalgaya benzeyecek şekilde tasarlanmış ve 1998 yılında Avustralya’nın 200’üncü yıl kutlamaları sırasında açılmış. Okyanus suyunu çeşitli yöntemlerle filtre ederek kullanan akvaryum, 700’ün üzerinde farklı tür ve 13 bin deniz canlısı ile dünyanın en büyüklerinden biri. 145 metre derinliğindeki şeffaf tünelleriyle, Sea Life’ı her gün yüzlerce turist ziyaret ediyor. Sidney’ in kalbinde yer alan, Sea Life Sidney Akvaryumu’nda ziyaretçiler Rays Tropical Bay, Discovery Rockpool, Mangrov bataklıkları, South Coast Batığı, Dugong Adası dahil olmak üzere 14 farklı bölge aracılığıyla inanılmaz bir keşif yolculuğuna alınıyor.
Bondi Beach
Dünyanın en ünlü sahillerinden biri olarak kabul edilen Bondi Beach, Sidney’in 7 km doğusunda yer alıyor. Avustralya’da kış olmasına rağmen, güneşin sıcaklığı insanları sahile çekmiş. Daha çok da sörf yapanları…Bondi Beach, sahilinin yanı sıra yürüyüş yollarıyla da ilgi çekiyor. Biz ilk olarak kayalıklara doğru gidiyoruz. Dev okyanus dalgaları sahili döverken, insanlar bu güzelliği yaşamak için tehlikeyi göze alıyor. Güneşin dalgalarla sörfü ise muhteşem görüntüler ortaya çıkarıyor. Kumsalın diğer tarafındaki yürüyüş yolu ise yaklaşık 6 km boyunca uzanıyor. Yürüyüş yolu boyunca parklar, plajlar, restoranlar dinlenmek için güzel bir fırsat sunuyor. Bondi Beach’in yürüyüş yolu orta büyüklükte bir parkur ama eğiminin az olması ve harika manzarasıyla insanlara şevk veriyor.
Blue Mountains
Sidney’in yakınında bir başka simge alan ise Aborjinlerin yurdu Blue Mountains yani Mavi Dağlar. Şehre yaklaşık 2 saatlik araç yolculuğuyla ulaşılan bölge için yola çıkıyoruz. Katoomba kasabasından geçip Mavi Dağlar bölgesine ulaşıyoruz. Sydney’in 103 km batısında yer alan Blue Mountains, mistik ve huzur veren doğası ile Avustralya’nın en büyük kanyonu. Buradaki okaliptüs ormanları ise yeşille gökyüzü mavisinin birbirine karıştığı çizgide, bölgeye has grimsi mavinin kendini gösterdiği ilginç manzaralara, nesli tükenmekte olan hayvan türlerine ev sahipliği yapıyor.
Bölge adını okaliptüs ağaçlarından ortaya çıkan yağların hava, su ve toz ile karışımıyla meydana gelen grimsi mavi hava tabakasından almış. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ‘Blue Mountains’in adı 1979’da tescillenmiş.
Seyir terasından bölgenin büyük bir bölümü görülebiliyor. Yerli yabancı birçok ziyaretçi terasın farklı alanlarından kanyonu keşfedip, fotoğraf çekiniyor. Ancak bölgeyi daha yakından görmek için tren ve teleferik yolculuğu yapmak gerekiyor. Biz önce teleferiğe binip 10 dakikalık seyir yolculuğuna çıkıyoruz. Tüm kanyonu kuş bakışı inceleyip, ormandan, şelale manzaralı yoldan yürüyerek dönüyoruz.
Seyir terasında en fazla zamanımızı ise Three Sisters – 3 Kız kardeşi temsil eden kayalar alıyor. Hikâyesi oldukça ilginç. Aborijin efsanesine göre, Katoomba kabilesine mensup 3 kız kardeş, komşu kabileden 3 oğlana âşık olur. Kabile yasaları gereği evlenmelerine izin verilmez. Bu durumdan sonra 2 kabile arasında savaş çıkar. Katoomba kabilesinin büyücüsü, 3 kız kardeşi korumak için onları taşa çevirir. Ancak savaş sırasında büyücü hayatını kaybedince, kız kardeşler tekrardan insana dönüştürülemez ve taş olarak kalırlar. Hikâyesi acıklı, ama Mavi Dağları’ın en güzel görüntü veren noktasından biri 3 Kız Kardeşler.
Mavi Dağlar turumuzun sonuna doğru sarı ibikli beyaz papağanlar bize merhaba diyor. Cana yakın ve oldukça hassas olan bu papağanlar, adeta bölgenin maskotu. Papağanları elimizle besliyoruz. Fıstıkları yerken gagalarını avucumuza değdirmemeleri ilgimizi çekiyor. Beyaz papağanların küçükleri Endonezya ve Yeni Gine de, büyük olanları ise Avustralya bölgesinde yaşıyor. Boyları ise 38 cm ile 51cm arasında değişiyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.