Türkiye’nin global hava kargo markası Turkish Cargo, Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği (IATA) tarafından dünyada ilk ilaç taşıma sertifikasını alan hava kargo taşıyıcıları arasında bulunuyor. Küresel ölçekte gerçekleştirilen aşı taşımalarında ve soğuk zincirle nakli yapılan ilaçlarda global pazar payı yüzde 7,5 olan Turkish Cargo, bu organizasyonu nasıl sağlayacak? Ne gibi önlemler alındı? Hazırlıklar yapıldı?
Kovid-19 için geliştirilen her türlü aşıyı, sahip oldukları sertifikalar ve tecrübelerle taşımak için hazırlandıklarını ifade eden Türk Hava Yolları Genel Müdür (Kargo) Yardımcısı Turhan Özen, geliştirilen Kovid-19 aşılarının sadece Türkiye’ye değil, dünyanın çeşitli ülkelerine ulaştıracaklarını söyledi.
Turhan Özen, Haber Aero’ya yaptığı özel açıklamada; “Atatürk Havalimanı’ndaki kargo merkezini 2021 içinde İstanbul Havalimanı’ndaki yeni akıllı kargo merkezleri SmartIST’e taşıyacaklarına dikkat çekti.’’ Özen’in hava kargo sektörüne yönelik değerlendirmeleri şöyle;
Hedefimiz ilk 5 marka arasında olmak
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulumuzca, 2016 yılında hava kargo iş birimi stratejik sektör olarak seçildi ve bu kapsamda dünya çapında nasıl öncü olabiliriz, nasıl en iyiler arasına girebiliriz şeklinde bir stratejik çalışma yapıldı. 2017 yılında ise 2023 vizyonu ve stratejik yol haritası belirlendi.
Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yıl dönümü olan 2023 yılı kapsamında belirlediğimiz vizyon çerçevesinde Turkish Cargo, dünyanın en iyi ilk 5 hava kargo markası içerisinde yer alacak ve markamızı kısa vadede ilk 3’e taşıyacak şekilde de bir alt yapı hazırlanacak. Turkish Cargo olarak, 2017’den bu yana aslında adım adım kargo iş birimini global pazarda, bu büyümeye ve bu başarıya hazırlayacak alt yapı çalışmalarını, yatırımlarını yönetim kurulumuzun da desteğiyle yapıyoruz.
Kargo tesislerinin devreye girmesi, yatırımlar, yeni kargo uçaklarının alınması çok önemli hususlar, ama tek başına yeterli değil. Organizasyon, uzmanlık, kargo iş birimi ve bütün ortaklığın kargoya hizmet veren birimlerin de kargo odaklı bir performansa ve yetkinliklere evrilmesi gerekir. Bu anlamda kurumsal eğitimler açısından geçtiğimiz 3-4 yıl içerisinde çok ciddi aşamalar kaydedildiğini söyleyebilirim. Global kriterleri sağlayarak sürdürdüğümüz operasyonlarımız ile şu anda geldiğimiz noktada, dünyanın en büyük 6’ıncı hava kargo markası olduk ve mayıs ayında 5’inciliğe kadar çıkan bir başarı sağladık. Bu süreçteki çalışmaları daha ileriye götürebilmek için, sektör odaklı stratejilere ve sektör odaklı gelişmelere daha hızlı adapte olabilmek ve yeni ürünler geliştirmek için yönetim kurulumuz şirketleşme yönünde karar aldı.
Aşı İçin Tarihi Organizasyon
Tabii ki hepimizin birinci derecede merakla beklediği en önemli gelişme aşı çalışmaları ve üretimi, ardından da üretilmesi kadar önemli olan aşıları bütün dünyaya ulaştırılmasıdır. Dünyada Faz-1’e geçmiş aşı sayısı takip ettiğimiz kadarıyla 130’un üzerinde yer alıyor ve Faz-3 içerisinde ilerleyenler ise 40 – 45 seviyelerinde seyrediyor. Aşı çalışmaları, başarı oranları ve onayları tamamlanır ve her şey olumlu ilerlerse, önümüzdeki yılın ilk 6 ayı içerisinde 30-40 belki daha fazla aşı, dünyanın en az dörtte birinde üretilip bütün dünyaya dağıtılacak şekilde tedarik zincirine girecektir. Sivil havacılığın yüz yıllık bir geçmişi olduğunu düşünürsek, bu hadise sivil havacılığın karşılaştığı en büyük planlama ve organizasyon gerektiren sorun olarak yüzleşeceği kritik bir eşik olacak.
Üyesi olduğumuz Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği’nin (IATA) yanında, hava kargo sektörünün tüm paydaşlarını tek bir çatı altında toplayan ve yönetim kurulu üyeliğini yaptığım Uluslararası Hava Kargo Birliği (TIACA), aşı ve ilaç üreticilerinin de üye olduğu uçtan uca hava lojistiği çözümlerine odaklanan Pharma.Aero ile birlikte, üretilen aşıların global ölçekte dağıtımı konusunda “Project Sunray” adında ortaklaşa bir proje başlatmıştır ve Turkish Cargo da bu projenin ana katılımcılarından biridir, 2 global çatı derneğin başlattığı bir projeyi biz de çok yakından takip ediyoruz. Dünyadaki bütün aşı üreticilerinin ve dağıtıcılarının Covid-19 için lojistik ve tedarik zinciri hazırlıklarını hava sektörü adına koordine etmeye çalışıyoruz. Bu çalışmanın içerisinde havalimanları, hava kargo markaları, forwarderlar ve global lojistik organizasyonları da var.
Bu çerçeve içerisinde baktığınızda öncelikle şunu görüyoruz; 6 ile 18 aya uzayacak, yayılacak bir dağıtım olacak. Havayolu taşımaları başta olmak üzere, daha kısa mesafelerde karayolu ve diğer taşıma modlarıyla ulaştırılacağı bir tedarik zinciri yapısı ve düzeni oluşacak.
Yüksek Standartlarda Taşıma Sertifikalarına Sahibiz
Turkish Cargo olarak, özellikle bu konuda 2016-2017’den itibaren başlayan stratejik odak ve yol haritası çalışmalarımız çerçevesinde ağırlıklı olarak ilaç sektörüne ve diğer özel kargo taşımalarına önem vererek yatırımlarımızı ve uzmanlığımızı bu alana yayarak ilerledik. Örneğin ilaç taşımalarındaki en büyük ve en yüksek standartlar hava kargoda IATA’nın vermiş olduğu mükemmelliyet belgesi olan “Center of Excellence for Independent Validators (CEİV)” sertifikasıdır. Hava yolları arasında bu sertifikaya sahip ilk marka olan Turkish Cargo, bu yeterlilik göstergesi ile; aşıyı, ilacı ve soğuk zincire ihtiyaç duyan tüm farma ürünlerini en yüksek standartlarda taşımaktadır. Geçtiğimiz yıl, sertifika yenilemesine ve diğer ürünlerle beraber çeşitlenmesine yönelik yeni belgeleri de ekledik, özel kargo taşımalarına ait 3 ayrı global belgemiz var.
Dünyanın İlacını Zaten Taşıyoruz
Atatürk ve İstanbul havalimanlarında yer alan tesislerimizde bulunan soğuk odalarımızın depolama kapasiteleri, aktif ve pasif taşıyıcılarla ilgili ekipmanlarımızın kapasiteleriyle hazırlıklarımızı tamamladık.
Turkish Cargo olarak, dünya aşı ve ilaç pazarından aldığımız pay yüzde 7,5 seviyelerindeydi yani dünyadaki her yüz aşıdan veya soğuk zincirde taşınması gereken muhtelif ilaçlardan 7,5’uğunu markamız taşıyor. Bu oran Türkiye’nin ithalat ve ihracatı ile anlamlı bir korelasyon barındırsa da çok daha büyük potansiyeli işaret ediyor. Bu taşımaların büyük bölümü transit olarak dünyanın bir kısmından, başka bir kısmına taşınıyor dolayısıyla bu çerçeve içerisinde Kovid-19 aşısıyla alakalı taşımalarda, Turkish Cargo olarak bu payı arttırarak daha da büyüteceğiz ve mevcut altyapımız buna fazlasıyla yeterli. Aşı üreticileriyle ve aşı üreticilerine hizmet veren lojistik şirketleriyle, global şirket temsilcileriyle görüşmelerimiz devam ediyor.
Hava Kargoda Soğuk Zincir Korunuyor
Aşıların ihtiyaç duydukları taşıma aralıkları birbirinden farklı, en zorlu olanlar Biontech/Pfizer örneğinde olduğu gibi -70 ve -80 derece bandında taşınması gerekenler olduğunu söyleyebiliriz. Aşıyı üreten ve dağıtımından sorumlu olan ilaç sektörü firmaları, bu şartlarda yapılacak aşı taşımaları için özel bir paketleme, ambalajlama da geliştirmektedirler. Bu ambalajlama çerçevesinde, örneğin -20 derecede taşıma yapan konteynerler ile -70 derecede taşınması gereken bir ürünü, o özel ambalajının içerisinde 10 güne kadar bir derece bile oynatmadan taşıyabiliyoruz. Dolayısıyla aşıları uçakların altında taşırken veya kamyonlarla hastanelere nakliye yaparken uzunca bir süre -70 derecede tutma ihtiyacınız yok. Ancak yine de ısı aralıklarının bozulmaması, değişmemesi ve böylece aşının yol aldığı süre boyunca tedarik sürecinde uçtan uca gittiği süre boyunca en ufak bir risk altında kalmaması son derece önemli, bu hususu ilaç şirketleri hava kargo taşıyıcılarının bu alandaki uzmanlıklarını, yeteneklerini becerilerini hem sürekli denetliyor hem de sertifikasyonlarla kontrol ediyorlar.
Turkish Cargo olarak, havalimanı hareketlerimizin çok büyük bir kısmı 12- 24 saat içerisinde, istisnai durumlarda ise 72 saate kadar tamamlanmış oluyor. Bizden önceki ve bizden sonraki aşamalarıyla birlikte 10 günde bu tedarik zincirine uçtan uca tamamlayıp aşıyı son noktasına ulaştırmış oluyoruz.
Günde 30 Milyon Aşıyı Elleçleyebiliriz
Sadece Atatürk Havalimanı’ndaki soğuk hava depolarımız 150 uçak paletini koruyabilecek kapasitededir. Bugüne kadar içinde aşıların olduğu belli sevkiyatlarımız yapıldı. Aşı tipine göre 70 bin ile 100 bin doz bir konteynerde taşınabiliyor. 150 konteynerlik bir kapasiteyi sadece Turkish Cargo’nun Atatürk Havalimanı’ndan icra ettiğini düşünürsek, herhangi bir anda Turkish Cargo’nun aşı dozu olarak kapasitesi neredeyse 15 milyon doz yapıyor ve çoğunlukla bu taşımalar 6- 8 saat uçak aktarmalarına göre gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla günde iki veya üç sefer döneceğini düşünürsek sadece Atatürk Havalimanı’ndaki tesisimizde bir günde 20-30 milyon doz aşıyı elleçleyebilir ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırabiliriz.
Bu açıdan Turkish Cargo’nun yüzde 7,5’luk dünya çapındaki ilaç ve farma pazar payının getirdiği güç, uzmanlık ve yetenekler, Kovid-19 aşısını dünyanın dört bir yanına taşınmasına rahatlıkla olanak sağlıyor. Biz de buna hazırız.
Dünya Çapında 400 Pharma Koridorunda Çalışıyoruz
Atatürk Havalimanı’nda ve İstanbul Havalimanı’nda gerekli olan tüm altyapıya sahip olmanız yeterli değil, çünkü aşıyı temin ettiğiniz ve teslim edeceğiniz havalimanlarının yer aldığı ülkelerdeki altyapının da buna uygun olması gerekiyor ve uçtan uca global bir zincirin sağlanması gerekiyor. Örneğin Brüksel Havalimanı’ndan teslim alınacak aşıların olduğu soğuk zincir konteynerini; Afrika’da, Ortadoğu’da, Asya’da ve Güneydoğu Asya’da muhtelif havalimanlarına teslim ederken o havalimanlarında da aynı altyapının yeterli seviyede olmasını sağlayarak tedarik zinciri sürecini garanti altına almaya çalışıyoruz. Bunun için geçmişten beri çalıştığımız havalimanları ve içerisinde özellikle seçtiğimiz firmalar var. Gerekli sertifikalara sahip olan bir havalimanı ve havalimanı lojistik depo işletmeleriyle anlaşmalarımız olduğu için dünyada herhangi bir havalimanından diğer bir havalimanına İstanbul aktarmalı 400 tane farma koridorunda çalışıyoruz. Bu küresel koridorda ilaç, aşı gibi soğuk zincir en ufak bir risk taşımadan bir noktadan bir diğer noktaya aktarılabiliyor. Bu farma koridorlarının büyüklüğü aslında Turkish Cargo’nun da dünya çapında ilaç taşımalarında hangi seviyede olduğunu gösteren bir parametre niteliğinde.
Dünyanın En Geniş Kargo Ağına Sahibiz
Türk Hava Yolları’nın dünyanın en çok ülkesine uçan en büyük yolcu taşıma ağına sahip olması gibi, Turkish Cargo da dünyanın en çok noktasına kargo taşıyan hava kargo markası olma özelliğine sahip. Yolcu uçaklarının altında taşıdığı kargo kapasiteleriyle yolcunun uçtuğu her yere kargo ulaştırabiliyoruz. Tümüyle kargo uçaklarından ve daha büyük kapasitelerden çok daha büyük volume veya tonaj ihtiyaçlarını karşılamak için de dünyada 95 ayrı destinasyona, 95 ayrı uluslararası havalimanına filomuzda bulunan 25 adet kargo uçağımızla sefer yapıyoruz. Bu 95 destinasyon açık ara farkla dünyadaki en geniş kargo uçuş ağıdır, yani bu alanda global rakiplerimiz 50’ler 60’lar civarında yer alıyor. Biz yolcuda olduğu gibi kargoda da Turkish Cargo’yu dünyanın en geniş uçuş ağına sahip kargo organizasyonu, hava kargo markası haline getirdik.
Aşılar İstanbul ve Ankara’dan tüm Türkiye’ye Dağılacak
Aşının kapasitesi, konteynerlerin ölçüleri ve ağırlıkları açısından olabildiğince kargo uçaklarında taşınması ve yüksek tonajlara ulaşarak yüksek doz ihtiyaçlarının karşılanmasında fark yaratacaktır, bu sebeple kargo uçaklarının daha ağırlıkla kullanılacağını düşünüyoruz. Aşıların, varış noktasındaki ülkenin havalimanının mevcut kapasite ihtiyaçlarının sınırlı olması durumunda özellikle geniş gövde dediğimiz yolcu uçaklarının altında da taşınması mümkün. Ancak ABD gibi karayoluyla yurt içinde taşınmanın sıkıntılı olacağı için kendi içinde eyaletlere de yolcu uçaklarıyla ulaşması gereken ve birçok küçük havalimanı olan büyük coğrafyaya sahip ülkeler, yolcu uçaklarının altında gerekirse yolcu uçaklarının özel ekipmanıyla yolcu kabini de dahil taşıma ihtiyacı duyacaklardır. Çünkü onlar küçük küçük yüzlerce binlerce şehre dağıtmak durumundalar. Biz o açıdan biraz daha şanslıyız, İstanbul’a ve Ankara’ya indirdiğimiz zaman kendi ülkemizdeki dağıtımı, Sağlık Bakanlığı’na teslimatımız için kamyonlarla Türkiye’nin her yerine çok hızlı bir şekilde ulaştırılabiliriz.
Dünyanın Altıncı Büyük Filosuna Sahibiz
Normalde hava kargo sektöründe kargoların yüzde 60 ile 70’i yolcu uçaklarının altında taşınır. Türk Hava Yolları olarak, kargo uçaklarına ve kargo yapısına daha büyük bir yatırım yaparak dünyada en büyük 6’ıncı kargo uçağı filosuna sahip olduk. Bizdeki bu oranlar yüzde 50 yolcu uçağı yüzde 50 kargo uçağı seviyelerinde seyrediyor. Ancak Kovid-19 döneminde yolcu uçağıyla kargo taşıyan ilk hava kargo markalarından birisi olduk.
İlk Preighter Uçağımız Kiev’u Uçtu
Salgın döneminde ilk yolcu-kargo (passenger-freighter) uçağımızı Kiev’e uçurduk. Ama biz de nihayetinde mart ayında 3 hafta içerisinde dünyadaki diğer bütün havayolları gibi kapasitemizin yüzde 50’sini kaybettik çünkü bütün yolcu uçakları yere indi. Kapasitemizin yarısını kaybetmemiz ilaç, farma ve tıbbi malzeme başta olmak üzere hem Türkiye’nin hem de dünyadaki diğer müşterilerimizin ihtiyaçlarını düşünürseniz çok da sıkışık bir durumda kaldık çünkü kapasitemizin yarısını kaybetmişiz ama bizden beklenen işler var. Ülkemiz başta olmak üzere taşıma işi artmış ve acil bir duruma gelmiş çünkü o dönemde deniz, kara, demiryolu gibi diğer taşıma modlarında da dalgalanmalar sıkıntılar da yaşandı. O süreçte genel müdürümüz ve bütün genel müdür yardımcılarımızın ve ilgili başkanlarımızın çalışmasıyla ve özellikle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğümüzün (SHGM) buna çok hızlı reaksiyon vermesiyle yolcu uçağı kabininde kargo taşınmasının gerekli regülasyonlarını, uçuş emniyeti ve güvenliği açısından alınması gereken regülasyonları çok hızlı bir şekilde güncelleyip, uçuş emniyetini ve güvenliğini en ufak bir riske atmadan en pratik şekilde yapılacak noktaya getirdik. Biz, 20 Mart itibariyle ilk passenger freighterimizi “Preighter” yolcu kargo uçağımızı uçurduk ve o tarihten bu yana üç binin üzerinde böyle sefer yaptık.
Yolcu taşımadığı için normalde park pozisyonu durumunda olan ve özellikle de geniş gövde uçaklarımızın önemli bir kısmını kargo taşıma amaçlı kullandık. Bir kısmını kabine yükleme yapmadan sadece uçak altında gerektiğinde ürün eğer uygunsa ve şartlar her iki havalimanında da buna imkân veriyorsa yolcu kabininde de taşıma yaptık. Eğer kabine yükleyeceğiniz kargonun muhteviyatı, ağırlığı, ölçüleri ve diğer muhtelif özellikler itibariyle uçuş emniyeti, güvenliği ve diğer kritik konuları belli bir çerçeve içerisinde sıfır riskle yapacak halde organize etmeniz gerekiyor. Zor bir süreç, ama şunu söyleyebilirim; Avrupa’da olsun Amerika’da olsun dünyadaki diğer rakiplerimiz bizim ulaştığımız sayılara nisan sonu mayıs sonu gibi ulaşabildiler. Biz bu sayede o sıkıntılı dönemlerde başta Türkiye’nin korona ile mücadelesinin gerektirdiği ihtiyaçlar olmak üzere, ardından Türkiye’nin ihracatı veya üretimi için en kritik ara mamullerin ithalatı olmak üzere dünyayla Türkiye arasında ve Turkish Cargo müşterilerinin olduğu diğer ülkeler arasına bir hava köprüsünü bozulmadan koruyabildik, işletebildik. Yolcu uçaklarımızın da önemli bir kısmı en azından yatmadan sadece kargo taşıyarak şirkete de gelir getirerek müşterilerimizin ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde çalışmış oldu.
İlaç Şirketleri Yeterliliklerimizi Denetliyor
Şu anda ihtiyaçlarımızın büyük bir kısmını 2020 başı itibariyle sertifikasyon açısından sağlamış durumdayız. Ama bunlar yılda bir iki defa denetimleri yapılan hatta hizmet alan tarafların mesela ilaç diyorsak en büyük farma şirketleri bile kendileri ayrıca gelip denetimlerini yapar. Örneğin biz, 2019 Nisan ayında yeni havalimanına geçişimizle beraber İstanbul Havalimanı’ndaki tesisimizi, bir ay içerisinde 8-9 ayrı global ilaç şirketi gelip denetleyip oradaki standartlarımızı denetleyip onayladıktan sonra bizle kargo taşımaya başladılar.
Ağırlığın Yüzde 1’i Değerin Yüzde 35’i
Dünyada uluslararası ticarette veya sınırlar ötesi ticaretin hacim olarak ağırlık olarak sadece yüzde 1’i global hava lojistiği içerisinde hareket ediyor, ancak bu yüzde 1 mal bedeli olarak global ticaretin yüzde 35’ine tekabül ediyor. Bu 2019 rakamı, tahminim 2020 ve 2021 sürecinden sonra bu yüzde 40’lara kadar çıkacak. E-ticaretin dünyadaki gelişmesini ve kapıdan kapıya teslimatların yayılmasını düşünürsek. Belki de birkaç yıl içerisinde dünyadaki uluslararası hareket eden ürün ve emtianın değer olarak yüzde 40’ını taşıyacak bir taşıma modundan bahsediyoruz. Türk Hava Yolları, yolcuda ve diğer iş alanlarında olduğu gibi kargoda da dünyanın en iyileri içerisinde olmak için çok iddialı bir çalışma içerisinde. Meyve sebzelerden canlı hayvanlara, lüks otomobillere kadar hepsi bizim hatasız, sorunsuz, zamanında maksimum güvenlik, emniyet ve izlenebilirlik standartları içerisinde müşterilerimize hizmet verip taşımamız gereken ürünler. Buralardaki en ufak bir hata veya eksiklik demek, müşterilerimizi kaybetmek anlamına geliyor. Burada önemli bir nokta da Türkiye’nin ihracatı ve dış ticaretidir. Birinci derece desteklediğimiz, milli hava yolu olarak öncelik verdiğimiz bir husus bu, ancak yolcudan belki biraz da farklı olarak dünyadaki bu globalleşme ve uluslararası ticaretin büyüklüğü ve gücünden dolayı bizim Türkiye’nin ihracat ve ithalatı için yaptığımız hava kargo taşımalarımız toplam işimizin kabaca %20’si kadar. Aslında biz dünyanın 127 ülkesinden diğer 127 ülkesine kargo taşıyoruz ve bunları İstanbul’u bir HUB (merkez) olarak kullanıp aktarıyoruz. Ticaretimizin, işimizin yüzde 80’i bu 127 ülkeden yine diğer 127 ülkeye yapılan hava kargo taşımalarından oluşuyor, bundan dolayı Türk Hava Yolları ve Turkish Cargo Türkiye’nin en önde gelen hizmet ihracatçılarından bir tanesidir.
Dünyanın En Büyük Kargo Merkezi
İstanbul Havalimanı’nda dünyanın en büyük kargo merkezini SmartİST’i inşa ediyoruz. 2017’den bu yana Türk Hava Yolları filosuna kiralık olsun veya direkt temin edilmiş olsun her yıl 2- 3 adet büyük tip, yaklaşık 100 ton kapasitesi olan Boeing 777 gibi kargo uçağını filoya alıyoruz. Bu bir anlamda her yıl kargo uçağı kapasitemizi yüzde 10 ile yüzde 15 seviyelerinde arttırmak anlamanı geliyor ve bu süreci devam ettireceğiz. 2023 vizyonumuz ve stratejik yol haritamızda dünyanın en iyi 5 hava kargo markasından birisi olmak için gelmemiz gereken yer bu şekilde büyümeyi gerektiriyor. Bunun alt yapısını da oluşturulacak şekilde hazırlıklarımızı hem teknoloji alanında hem organizasyon ve uzmanlaşmış insan kaynakları alanında sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle yeni havalimanındaki şu anda inşaatı da bitmek üzere olan yeni tesisimiz SmartİST’in de bu büyüme hedeflerinde özel bir yeri olduğunu söylemem gerekiyor. SmartİST tamamlandığında 340 bin metrekare toplam kapalı alan içerisinde yıllık 4 milyon ton kapasitede olacak. Bu 4 milyon tonluk kapasite İstanbul Havalimanı’nı dünyadaki en büyük hava kargo HUB’larından biri haline getirecek.
İstanbul Havalimanı’ndaki SmartİST’e Taşınacağız
2021 yılı içerisinde Atatürk Havalimanı’ndaki kargo tesislerimiz kademe kademe İstanbul Havalimanı’na geçecek. Dünyanın en büyük hava kargo terminalinden bir tanesini doldurabilmeniz ve onu ticari, ekonomik olarak rantabl bir şekilde çalıştırabilmeniz için kullanmış olduğunuz teknolojilerin süreçlerin ve kalitenin çok yüksek olması gerekiyor. Dolayısıyla arkadaşlarım çok yoğun bir şekilde ortaklıkta diğer bütün ilgili birimlerle birlikte bu tesisi dünyadaki en akıllı hava kargo terminallerinden, HUB’larından bir tanesi olacak şekilde çok ciddi teknolojik alt yapılarla destekliyorlar. İçerde şu anda çalışmaları, testleri yürütülen bazı teknolojiler, dünyada birinci veya ikinci uygulaması Smartist adı altında gerçekleştirilmiş olacak. Bundan dolayı ismini SmartİST olarak özellikle koyduk ve sadece büyüklüğüne değil, akıllı olduğuna da vurgu yaptık. Dünyanın en akıllı tesislerinden bir tanesini şu anda inşa ediyoruz ve bu tesisi hayata geçirdiğimiz zamanda 2023 ve ötesindeki büyüme hedeflerine ulaşabileceğimize inanıyoruz.
Küresel Ticaret Köprüleri Kuruyoruz
Kargodaki transit uçuş ağımız çok güçlü bir pozisyonda yer alıyor. Biz, Mexico City uçuşlarımızda kargo olarak, hatta yolcudan biraz daha önce 2018 Eylül ayı içerisinde haftada iki sefer şeklinde başladık. Ancak Türkiye ile Mexico City arasındaki direkt hava kargo talebi ihracat olarak da ithalat olarak da çok sınırlıydı. Böyle bir haftada iki sefer olan 200 tonluk bir kapasiteyi karlı bir şekilde iki havalimanı arasında çalıştırmanız mümkün değil. Ama Çin’deki, Hindistan’daki, Avrupa’daki ve Ortadoğu’nun değişik noktalarındaki satıştan sorumlu arkadaşlarımızla konuştuğumuzda biz bu ülkelerden Mexico City’e ve Meksika’dan da diğer tüm bu ülkelere ne kadar kargo toparlayıp, satabiliriz diye inceledik. Yaklaşık 2 senelik bir süreç geçti ve düzenli olarak bu seferlerimiz devam ediyor, şu anda ihracat başta olmak üzere Türkiye ile Mexico City arasında bir hava kargo köprüsü oluştu. Girişimciler, iş adamları, yatırımcılar, büyük ihracatçılar irili ufaklı Meksika pazarını keşfettiler. Türkiye’den öncelikle ihracat olmak üzere ve gerektiğinde ithalatta olmak üzere bir hava kargo hareketi başladı. Bu aslında şunu gösteriyor; Türk Hava Yolları yolcuda olduğu gibi kargoda da global bir network yönettiği ve dünyanın dört bir tarafından yolcu ile kargoyu yine dört bir tarafına taşıdığı için suyun başında olan Türkiye, Türk iş adamı, Türk yatırımcısı, Türk insanı bu kadar büyük bir networke dolaysız bir şekilde ulaşabiliyor. İş dünyası, Türkiye’yi ve İstanbul’u HUB olarak kullanmasının avantajını çok ciddi ölçüde görüyor yoksa sadece Türkiye’nin ithalatı, ihracatı veya Türkiye’nin hareketleriyle bu kadar büyük bir networku korumak ve taşımak o kadar kolay değil, burada çok ciddi bir avantaj ve sinerji olduğunu söylemek lazım.
Yolcu ve Mal Taşıma Çok Farklı
Hava kargonun en önemli farkı bir gidiş-dönüş içermiyor olmamasıdır. Yani bir ülkenin bir havalimanının kargo ihracat yükü ile ithalat yükünün aynı ve denk olması nerdeyse mümkün değildir. Hava kargodaki bu durum bizde de büyük rakiplerimizde de aynıdır. Hava kargonun planlanması, fiyatlandırması, gelir yönetimi, optimizasyonları son derece dinamik ve değişken bir şekilde yapılıyor. Bu konuda haftalık, on beş günlük nerdeyse aylık değişimleri sürekli olarak arkadaşlarımız izleyip buna uygun tarifeler yapıyorlar. Bu konuda birçok kriter söz konusu. Gidişinde bir başka havalimanına ağırlıkla yük bırakırken oradan aldığı az bir yükle ikinci bir havalimanına geçen, oradan daha yüksek bir yük alıp öyle dönen uçaklarımız çok sayıdadır. Dolayısıyla hava kargoda farklı muhteviyatta, içerikte, ölçüde, ağırlıkta ve biçimdeki malları bir arada güvenli ve uçuş emniyetine uygun şekilde taşımak gerekiyor. Yolcu planlaması ve kargo planlaması bu anlamda senkronize olarak, beraber konuşup uyumlu bir şekilde fakat ayrı çatılar altında yapılıyor.
En değerli ürünleri Taşıyoruz
Normalde çok istisnai hatlar dışında yolcu bagajları özellikle geniş gövdeli yolcu uçaklarının altındaki kapasitenin çok sınırlı bir kısmını doldururlar. Geri kalan ise konteynerler, özel taşıma aparatlarıyla doldurulur. Belli bir denge ve emniyet standartları içerisinde yüklenir. Bu uçakların yüklenmesi ve boşaltması gerçekten ayrı bir uzmanlık ister. Hava kargoda banknot, para, altın, değerli taşlar yani değerli ürünler, değerli madenler özel konteynerlerde taşınıyorlar. O konteynerler güvenlik açısından son derece emniyetteler, çelik kasalar gibi düşünebilirsiniz. Açılması özel onay, izin ve farklı prosedürlere bağlı olup, büyük bir kısmı kendi içinden GPS ile takip edilebilecek özelliklere sahipler. Biz bu konuda uzman lojistik firmalarıyla beraber bu işi yapıyoruz ve onlar kimi zaman uçak altına kadar bize eşlik ediyorlar. O değerli ürüne, örneğin altına özel prosedürleri ve uygulamaları ya fiilen yapıyorlar ya da bizimle beraber denetleyip kontrol ediyorlar. Hem Türkiye’nin ithalatı ve ihracatı anlamında hem de daha yoğunlukla transit anlamında birçok noktadan birçok istasyondan değerli maden, banknot ve bu tip değerli kargoları taşıyoruz. Canlı hayvanlarda aynı şekilde, örneğin belli bir hacme bir tane köpek koyabilirsiniz, ama o hacme üç tanesini koyamazsınız ya da kedi koyamazsınız. Bunların hepsinin kendi kuralları ve çok detaylı regülasyonları talimatları var. Buna uygun bir şekilde yapılması gerektiği için bütün dünyada hava kargo sektörü ve bunun lojistiği ciddi bir uzmanlık istiyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.