Bildiğiniz gibi Pegasus Havayolları, Covid-19 salgını nedeniyle durdurulan uçuşlarına yeniden başlarken, yolcuların sağlığına ne kadar önem verdiğine dair kapsamlı bir kamuoyu çalışması da başlattı. Genel Müdürleri HEPA filtreleri nedeniyle uçakların son derece güvenli olduğunu, ayrıca Pegasus’un yolcu sağlığı için aldığı özgün tedbirleri anlatan demeçler verdi. Bu demeçler reklam kampanyalarıyla desteklendi.
Ben de bu bilgilerden çok etkilendim ve 3 Aralık 2019 tarihinde aldığım 16 Temmuz 2020 tarihli PC 1920 sefer sayılı biletimi iptal etmeyerek, Ercan’a uçmaya karar verdim. Tüm sağlıkla ilgili belgeleri edinip, PCR testini de yaptırdıktan sonra 16 Temmuz’daki uçuşa hazırlandım.
16 Temmuz’da 16:35’te olan uçuş için gerekli işlemleri tamamlayıp kapıya vardım. Terminalde in cin top oynuyordu. Dış hatlardaki tüm körükler de boştu. Uçuş saati yaklaşınca 202A nolu körük kapısı dolmaya başladı. Herkes birbirinden mesafeli ve maskeli olarak uçağa çağrılmayı bekliyordu.
Uçağa binme saati gelince, Pegasus trafik personeli yerini aldı ve anons yaptı. Benim beklentim, yolcuların öncelikli olarak uçağın arkasından başlayarak sıra sıra uçağa alınması yönündeydi.
Bu sayede sağlık açısından en riskli bölge olan körüklerde yığılmanın engelleneceğini, uçağın içerisinde de sıkışıklık olmayacağını, herkesin belirli bir düzen içerisinde uçaktaki yerine ulaşacağını düşünüyordum. Nitekim 15 Temmuz 2020 gece 00:50 uçağıyla IST’den ECN’ye uçan eşim THY’de böyle bir uygulamayla karşılaşmış ve çok memnun kalmıştı. Ancak öyle olmadı. Herkes birden çağrılınca, kontuarın önünde uzun ve sosyal mesafeye pek uyulmayan bir kuyruk oluştu.
Check-in yapan görevlilerden birini uyarmak ihtiyacı hissettim. Bana uçağın körükte değil açık park pozisyonunda olduğunu, o nedenle otobüsle gidileceğini söyledi. Başka bir personele ise neden uçağın körükte olmadığını sorduğumda, “kule Pegasus’a ısrarla körükte öncelik vermiyor” diye bir açıklama yaptı. Bu bilgi bana hiç inandırıcı gelmedi. Zira özel sektöre ait terminal işletmeleri, körük parası almak için uçakların özellikle körüğe yanaşmasını isterler. SAW’da kendi apron otobüsleri olan Pegasus’un tasarruf etme gerekçesiyle uçakları körüğe yanaştırmadığı daha olası diye düşünmeden edemedim.
Körükten merdivenlerle aprona inip otobüse bindim. Otobüsün tüm camlarına sosyal mesafenin korunmasıyla ilgili uyarılar içeren çıkartmalar konmuştu. Ancak, bir süre sonra otobüs o kadar doldu ki, ben sosyal mesafeyi korumak için otobüsten aşağı indim. Sonuçta başka bir otobüsle uçağa vardık. Hiç bir sıra, düzen olmadığından üstüste uçağa doluştuk. Benim yerim 15F koltuğunda, yani uçağın ortasında olduğundan, herkesin ortasından izin isteyerek geçip, başkasının işgal etmiş olduğu koltuğuma güç bela yerleştim.
Oysa, uçağın orta bölgesinde yeri olan yolcular ilk otobüsle taşınıp, izleyen iki otobüse de ön ve arka tarafta oturan yolcular ayrı ayrı alınıp ayrı kapılardan bindirilebilirdi. Bu sayede sosyal mesafe de elden geldiğince korunmuş olurdu.
Uçak vaktinde kalktı ve vaktinde indi. Ancak ECN’de kapı açıldığında herkes PCR testini bir an evvel yaptırmak için kapılara koşturup, bir birinin üstüne çıkınca Covid-19 bulaşma riski yine yükseldi. Kabin ekibi de standart bir anons yapıp kenara çekildi, olaya başka bir müdahalesi olmadı.
Sonuçta, Pegasus teorik olarak pek çok tedbir almış olmasına rağmen, yöneticilerin pratikte olanları denetlememesi, personelin bu konudaki eğitimsizliği ve lakaytlığı nedeniyle son derece başarısız bir performans sergiledi.
Pegasus’un, Covid-19’un hızla yayılmasına neden olan taziye, düğün, asker uğurlamaları arasında yer almaması için, başta kendi yöneticileri olmak üzere, SHGM’ye ve Sağlık Bakanlığı’na, denetim ve yaptırım olarak ciddi görevler düştüğü son derece açık. Bu bağlamda KKTC yetkililerini de uyarmadan edemeyeceğim; Pegasus’ta kurallar yerinde, ama düzgün uygulanmıyor.
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.