Yeni nesil uçaklarla non stop uçuşlar, menzili sorunu olmadan yaygınlaşıyor. Böyle olunca merkez havalimanlarının (HUB) yükü azalmaya başladı. Ankara’dan New York’a Antalya’dan, Erzurum’dan direkt Almanya uçuşları başlıyor. Böylece o bölgenin yolcusu, merkez havalimanına gelmeden direkt uçabiliyor. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda bu tarz merkez havalimanları beklendiği kadar büyümeyecek. Ne bizde, ne dünyada.
Gerçek Hayat Dergisi’nden Emeti Saruhan’ın İstanbul Havalimanı’nın açılışı sebebiyle Güntay Şimşek ile yaptığı röportaj, ‘Coğrafyamızın avantajını kullandıkça büyüyeceğiz’ başlığı verilmiş. İşte röportajdan dikkat çeken bölümler;
MERKEZ HAVALİMANLARI ESKİSİ GİBİ ÇALIŞMIYOR
Önceden dünyada merkez havalimanları vardı. Havayolları yolcusunu oraya toplar, oradan dağıtırdı. Çünkü dünyanın her tarafına bir noktadan uçacak uzun menzilli uçaklar söz konusu değildi. Özel tasarımlarla yaptırılan uçakların da yolcu başı maliyeti çok pahalıydı. Uçağın gövdesine konulan özel yakıt tanklarıyla uzun menzilli uçuyorsunuz ama yolcudan ve kargodan feragat ediyorsunuz. O da ekonomik olmuyor. Yolcu non stop uçacağına aktarma ile çok daha hesaplı uçuyor. Şimdi geliştirilen uçakların menzil sorunu yok. Böyle olunca merkez havalimanlarının yükü azalmaya başladı. Yine şöyle düşünün, diyelim ki bir havayolu, baktı ki uçak doluyor, yolcuyu Ankara’dan İstanbul’a sonra New York’a götürmek yerine Ankara’dan New York’a direkt uçuş koyuyor. Bir süre sonra diyelim ki Antalya’dan, Erzurum’dan direkt Almanya uçuşları başlıyor. Böylece o bölgenin yolcu potansiyelini tutuyor. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda bu tarz merkez havalimanları beklendiği kadar büyümeyecek. Ne bizde, ne dünyada. Yaklaşık 20 yıldır dünyanın en yoğun meydanı olan Atlanta’da yolcu sayısı 95’le 105 milyon arasında değişiyor. 107-108 olmuyor.
İTHALAT İHRACAAT VERİMLİLİĞİ ÇOK ARTACAK
Taşımacılığın 3. Havalimanı ile entegre edilmesi projeleri de var. Bunlar nasıl olacak ileriye yönelik?
THY kargo bölümü çok hızlı şekilde, %25-30 seviyelerinde büyüyor. Dolayısıyla o terminal THY’nin kargo bölümünü müthiş büyütecek. Türkiye’ye olan ithalat ve ihracat ürünlerinin taşınmasında da ciddi verimlilik sağlanacak. Bölge ülkelerinde de doğudan batıya olan taşımalarda, kuzey güney arasındaki kargo yüklerinde ciddi derecede THY’ye değer katacak. Bizim ülkemize gelen ürünlerin de daha hesaplı taşınmasını, bizim ürettiğimiz ürünlerin de daha kolay yurt dışına gitmesini sağlayacak. Bir süre sonra belki oradan demiryolu, raylı sistem bağlanırsa onun ulaşabileceği yerlerde bir hava, demir, kara veya kısmen deniz entegrasyonu da olabilir. Ama denizde verimlilik ne kadar olur, onu kestirmek biraz zor.
EN DOĞRU İSİM BULUNDU
Havaalanının ismini nasıl buldunuz?
Bangkok Havalimanı diyoruz. Gidince Bangkok’taki havalimanın adının Suvarnabhumi olduğunu göreceksiniz. Hiçbir yabancı o ismi kullanmaz. Yazılımı zor, telaffuzu zor. Singapur Havalimanı diyoruz ama adı Changi Havalimanı. Houston’a gidin George Bush İntercontinental havalimanıdır. Ama yolcu Houston Airport der. En fazla bir şehirde birden fazla havalimanı varsa ve birbirine karışma ihtimali söz konusu ise o zaman adı yabancılar tarafından kullanılır. O yüzden İstanbul Havalimanı ismi olabilecek en makul, mantıklı bir isim. Bir de bu tartışmalı atmosferi düşünürseniz, Süleyman Çelebi mi olacak, Sultan Abdülhamid Han mı, Gazi Mustafa Kemal mi, Atatürk mü? İsim İstanbul olunca her kesim sustu. Bence en makulü buydu.
Mart ayında taşınması daha uygun
İstanbul Havalimanının ilk safhası 42 ayda tamamlandı. Dünyadaki örnekleriyle karşılaştırdığımızda çabuk bitti diyebilir miyiz?
Zamanında açıldı diyebiliriz. Şartname gereği 1 Kasım’da açılmış olması gerekiyordu. Anlamlı bir gün olduğu için 29 Ekim’de açıldı. 3. Hava Limanı’nın 5 tane konsorsiyum ortağı var. Cengiz-MAPA-Limak-Kolin- Kalyon. Ben Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir Bey’le 2014 yılında iddiaya girmiştim. 29 Ekim 2017’de havalimanını açacaklarını, ben de yetişmeyeceğini söylemiştim. İddiayı kaybetti. Konsorsiyum ortakları havalimanını çok daha hızlı açabileceklerini düşünüyorlardı. Bu biraz da TAV’ın Atatürk Havalimanı dış hatlar terminalini onlara tanınan inşaat süresinden önce bitirmesinden kaynaklanıyordu. Fakat burası ile orasının farkı şu: Orada zaten bir meydan vardı, zemini, pisti hazırdı, sadece terminal yapıldı. Buraya ise sıfırdan bir havalimanı yapıyorsunuz. Zemini ıslah edeceksiniz, rüzgâr test edilecek, pistler konumlanacak… Hava muhalefetine rağmen hızlı bir şekilde inşaatı nasıl yürüteceksiniz? İlk yıl öyle geçti, daha sonraki yıllar hava şartları daha iyi bilindiği için daha hızlı çalışabildi. Neticede iade şartnamesinin deadline’ı olan sürede bitirdiler. Ama henüz taşınma olmadı. Şimdi ticari tesisler yapılıyor. Dolayısıyla ne zaman Atatürk Havalimanı’nın tüm ticari kapasitesi havalimanına geçer net değil.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.