Tarihin doğayla buluştuğu, kiliselerin tepelerden baktığı, tarihi İpek yolu üzerinde kurulan, kura nehrinin beşiği Tiflis… Sizlerle Türkiye’nin kuzeydoğu komşusu, tarihi taş devrine kadar uzanan Gürcistan’ın başkenti Tiflis’i gezeceğiz.
Gürcistan’a kimlikle seyahat edilebiliyor
Türk vatandaşları Gürcistan’a yeni kimlik kartlarıyla girebiliyor. Tiflis’e Artvin’de yer alan Sarp Sınır Kapısı’ndan araçla veya İstanbul’dan uçakla direkt gidilebiliyor. Tiflis’e Türk Hava Yolları, Atlasglobal ve Pegasus sefer yapıyor. Biz Türk Hava Yolları ile 2 saat süren yolculuğumuzun ardından eskinin büyülü şehri Tiflis’e ulaşıyoruz.
TAV Havalimanları Holding’in yurt dışında işlettiği havalimanlarından biri olan Tiflis Havalimanı sadece 1.5 milyon nüfuslu başkentin değil, ülkenin de giriş ve çıkış kapısı olarak hizmet veriyor.
2005’te TAV tarafından işletilmeye başlanan Tiflis Havalimanı’nın yeni terminali Şubat 2007’de hizmete açıldı. TAV’ın Şubat 2027’ye kadar işletme hakkına sahip olduğu Tiflis Havalimanı, şirketin yurtdışındaki ilk projesi olma özelliği taşıyor. 25 bin metrekare terminal alanına sahip olan Tiflis Havalimanı’nın yıllık yolcu kapasitesi yaklaşık 2.8 milyon.
Yaya olarak gezebilirsiniz
Havalimanından ayrılıp şehir merkezine doğru yola çıkıyoruz. Havaalanı ile şehir merkezi yaklaşık yarım saat sürüyor. Tiflis çok rahatlıkla yaya olarak gezilebilecek bir şehir. Gezerken de aynı zamanda size keyif veren bir dokuya sahip. Bir yanda geleneksel yapısını korurken, modern mimarinin güzel örneklerini de sergiliyor. Sovyetlerin izlerini hem mimaride de insanlarda hâlâ görmek mümkün.
Tiflis’in tarihi evleri…
Tiflis, 5’inci yüzyılda Kral Vahtang Gorgasal’ın av alanıymış. Kral, avlanırken şahinini salmış ama kuş bir daha geri dönmemiş. Ne de olsa kralın kuşu, her yeri arayıp taramışlar ve sonunda Şahin’i bir sıcak su kaynağının içinde ölü olarak bulmuşlar. Kral kuşunun öldüğü yerde bir kent kurulmasını emretmiş. Kurulan kentin adı da suyun sıcaklığına izafen, “ılık” anlamına gelen Tbili’den, Tbilisi’ye evrilmiş.
Gürcistan’ın en büyük şehri ve başkenti olan Tiflis, uzaktan bakınca da içine girince de güzel bir şehir. Mtkvari Nehri’nin ortadan ikiye böldüğü şehirde birçok dine mensup ve farklı dil konuşan insanlar birlikte yaşamayı başarmış.
Kura Nehri 3 köprüyle geçiliyor
Tiflis turumuza şehrin ortasından geçen Kura Nehri’nden başlıyoruz. Nehrin üzerinde üç adet köprü bulunuyor. İkisi eski taş köprü, tam ortasında ise 2010 yılında yapılmış olan, The Bridge of Peace yani diğer adıyla Barış Köprüsü bulunuyor.
Kura Nehri’ndeki Barış Köprüsü…
Tiflis’te tepelerin yamacına kurulu tarihi evler görenleri adeta büyülüyor. Bu evlerin hemen yanında ise şehrin simgelerinden biri olan Meteki Klisesi yer alıyor. Kilisenin hemen yanında da Gürcistan’ın kurucusu Kral Vahdang’ın at üstündeki heykeli bulunuyor. Her iki yapı da Kura Nehri’ne bakıyor.
Eski şehir mutlaka keşfedilmeli
Kura Nehri ve Meteki Kilisesi’ni geride bırakıp, her turistik kentin en güzel noktası olan Old Town’a yani eski şehre gidiyoruz. Burası da Tiflis’i keşfetmeye başlamak için en iyi noktalardan biri. Eski şehir, Özgürlük Meydanı’ndan Kote Abkhazi Sokağı yönünde ilerlemeye başladığınız bölgeden Barış Köprüsü’nün karşısına kadarlık alanı kapsıyor.
Kaleden şehir manzarası
Eski şehri arşınlarken süper modern Metekhi Köprüsü’nden geçip teleferikle, Narikala Kalesi’ne çıkıyoruz. Tepeden eski şehri kuşbakışı izleyebileceğiniz Narikala Kalesi, 4. yüzyıldan kalma ve Tiflis’in ayakta kalan en eski yapısı. Yakından bakınca pek bir şey kalmadığını gördüğümüz, renovasyona ihtiyacı olan kale kalıntısı yine de görkemini koruyor.
Kale ve heykelin olduğu tepeye teleferikle çıkılabiliyor.
Narikala Kalesi’nin hemen yanında Tiflis’in en önemli simgelerinden biri olan Mother of Georgia yani Gürcü Annesi Heykeli yer alıyor. Tüm şehri tepeden gözeten 20 metrelik heykel, Gürcü insanının dünya görüşüyle ilgili önemli bir mesaj veriyor. Heykelin sağ elinde düşmanları için kılıç, sol elindeyse dostlarını karşılamak için bir kâse şarap yer alıyor.
Teleferikle çıktığımız tepedeki turumuzu bitirip ara sokaklarındaki tarihi evlerin içinden geçerek maceralı bir yolculuk sonrasında şehre iniyoruz. Özgürlük Meydanı, Tiflis’in en önemli buluşma yeri. Şehrin merkezinde yer alan meydanın tam ortasında Ortodoks dünyasının en önemli isimlerinden olan Saint George’un heykeli yükseliyor. Özgürlük Meydanı, Gürcistan’ın Rusya’dan ayrılıp bağımsızlığını kazanmasıyla da özdeşleşmiş. Meydanda Saint George’dan önce Lenin’in heykeli bulunuyormuş.
Adını şairden alan cadde
Özgürlük Meydanı’na çıkan Tiflis’in en geniş ve en işlek caddesi olan Rustavelli, ismini 12. yüzyılda yaşamış olan ünlü Gürcü şair Şota Rustavelli’den almış. İki tarafı da büyük ağaçlarla çevrili caddenin en büyük özelliği, Tiflis’in neredeyse bütün önemli binalarının burada yer alıyor olması.
Bu pazarda “yok yok”
Rustavelli Caddesi’nde gezmeye devam ederken 9 Nisan Parkı’ndan geçerek “Dry Bridge Bazaar” olarak bilinen açık hava pazarına uğruyoruz. Burada ikinci el eşyaları ve güzel el yapımı ürünleri bulabilirsiniz. Gürcü ressamların mesken tuttuğu pazarda, şövalelerin ve park duvarlarının üzeri göz alabildiğine rengârenk tablolarla dolu. Nehir kenarında kurulan pazarda birçok sanatçı kendi yaptığı tabloları ve hediyelik eşyaları satıyor.
Tiflis’teki bir pazarında herşeyi bulmak mümkün.
Üst kısımdaki sokak ise bütünüyle bit pazarına ayrılmış. Yağış olmadığı sürece her gün açık ve eski eşya tutkunları için gerçek bir cennet. Burada ayrıca Sovyet döneminden kalma antika eşyalarla, Gürcü kültüründe önemli yeri olan başta bıçak ve kılıç olmak üzere ilginç parçaları bulabilirsiniz.
Tiflis’te yer alan birçok kiliseden biri Sameba.
Gürcistan’ın zirvesine yolculuk
Tiflis şehir turumuzu bit pazarında bitirip Kazbegi Dağları’nın bulutsuz zirvelerine doğru yola çıkıyoruz. Tiflis ile Kazbegi arası yaklaşık 3.5 saat. Yol uzun, yollar ise engebeli olduğu için yol üzerinde yarım saat mola veriyoruz. Dinlenmek için durduğumuz yerde hediyelik eşya satan tezgâhlar dikkatimizi çekiyor. Gürcü başlıkları, takılar ve daha birçok hediyelik eşya yol üzerinde mola veren alıcılarını bekliyor.
Tiflis için kilise cenneti desek yanlış olmaz. Mola verdiğimiz yerde de bir kilise yer alıyor. Mitkivari ırmağına bakan tepede bulunan kilise tarihi dokunun doğayla birleştiği bu yerde hâlâ ziyaretçi akınına uğruyor.
Kazbegi’deki kilise kalıntısı.
Bu güzel doğayı geride bırakıp Kazbegi’ye doğru yola devam ediyoruz. Fakat dağların arasından ilerledikçe zirveye doğru kar yağışı başlıyor. Burası Güney Kafkasya ile Rusya’yı birbirine bağlayan tarihi askeri bir yol ve burada hâlâ Ruslar tarafından yapılan kar tünelleri kullanılıyor.
Kazbek kasabasına vardığımızda bizi muhteşem başı dumanlı dağlar karşılıyor. Kasaba merkezinden 6.5 km’lik dik bir yamaç sonunda bulunan kilise ve tepeden şehrin görüntüsü huzur arayanlar için eşsiz manzara sunuyor.
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.