Savunma ve havacılık ihracatımız 2024 yılının sekiz ayında yüzde 9,8 artışla 3,7 milyar dolara ulaşmış. Özellikle havacılık tarafında yapılan ihracat kalemleri çıkarıldığında geriye ne kalıyor ona bakıp değerlendirme yapmak daha doğru olacaktır. Çünkü TUSAŞ, TEI ve bazı özel şirketlerin Boeing, Airbus, GE ve diğer şirketler için üretip, yurtdışına gönderdiğimiz ürünlerin savunma ve havacılık ihracatımız içinde önemli yeri var. Ayrıca ihracat rakamından Baykar’ın İHA ve diğer ürünlerini de çıkardığımızda geriye konuşulacak pek fazla bir şey kalmıyor. Kısacası gündeme gelen o kadar habere, yeni gelişmelere ve elimizde satış hazır hale geldiği ilan edilen platformlar ve ürünlere göre savunma sanayindeki ihracatımız henüz istenen seviyede değil.
Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, sosyal medya hesabından bu bilgileri paylaştı, ama daha önce genel müdürlüğünü yaptığı Aselsan’ın halen daha ihracatta istenilen seviyede değil. Özel sektör ilgi alanındaki tüm ürünlere el atmasına, kamudan destek almasına rağmen fazla bir ilerleme kaydedilmiş değil. Hatta başta TUSAŞ olmak üzere diğer şirketlerin platform araçlarında ihraç edilen ürünler olmazsa durum daha da tartışmalı hale gelecektir.
Netice itibarıyla Savunma Sanayi Başkanlığı’nın acilen, ihracatı nasıl artırabileceğine kafa yorması lazım. Bazı şirketlerin geliştirdiği yüzlerce ürün olmasına rağmen neden satamadıkları, rekabetçi olamadıkları, hatta yurtiçindeki bazı özel şirketlerimize bile ürünlerinin neden pahalı geldiğinin sorgulanması lazım.
Halen daha yarı kamu konumdaki şirketlerimizin seri üretim sorunları var. Ürün tedarik zincirini kurma meselesini çözebilmiş değiller. AR-GE ürünlerini, prototipleri geliştirip, kamuoyuna “başardık” şeklinde açıklanan çoğu ürünün seri üretime geçemediği gibi pazarında rekabetçi olabilmeleri gibi önemli bir sıkıntılara daha bulunuyor.
Şirketlerimizin bu yıl 171 farklı ülkeye ürün ihraç ettiğine dikkat çekiliyor, ama bunun çok iyi bir şey olmadığını söylemeye gerek yok. Daha önce de yazmıştım bazı şirketlerin yurtdışındaki fuar ve pazarlama faaliyetlerine ayırdıkları maddi kaynaklar neredeyse ihracatlarına denk geliyor. Bu durumda 171 ülke yerine verim alınacak 17 ülkeye daha fazla odaklanmak makul olmaz mı?
Kısacası savunma sanayinde artık yeni yeni stratejilerle yeni döneme geçilmesi gerekiyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yazarın Diğer Yazıları
Bu gönderi kategorisi hakkında gerçek zamanlı güncellemeleri doğrudan bildirim almak için tıklayın.